Erzurum İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü

Erzurum Kapıları

ERZURUM KAPILARI
Erzurum’da yaşayan her insan; Tebriz Kapı, Erzincan Kapı, Kavak kapı, Kars Kapı, Yeni Kapı, İstanbul Kapı, Kilise Kapı, Gürcü Kapı'sının ne anlama geldiğini merak eder. Çünkü bu kapılar Erzurum ile özdeşleşmiştir.
Tarih; bazı değerler, yargılar, kültürler, savaşlar üzerine kurulur. Ancak tarihe adlarını yazdırmış bazı şehirler vardır ki onlarda özel durumlarıyla bu yeri hak etmişlerdir. Babil; asma bahçeleriyle, Bağdat kütüphaneleri ile Venedik su kanallarıyla, İstanbul camileriyle teberrüz ederken Erzurum kapılarıyla ün salmıştır.
Tarih boyunca İpek yolu üzerinde bulunan Erzurum her zaman göz önünde olmuş, stratejik önemi nedeniyle; kralların, yenilmez orduların durağı olmuştur. Bu nedenle he zaman fetihlere ve işgallere açık olmuştur.
Medler, Urartular, Persler, Bizanslılar, Müslümanlar, Selçuklu Türkleri ve Osmanlı Türkleri bu bölgeyi ellerinde tutmuşlardır. Moğol, Sefavi, Timur orduları, Akkoyunlu'lar kısa sürelerle şehre hâkim olmuşlar ama savaşlar durmamıştır. Osmanlı-İran ve Osmanlı –Rus savaşları şehrin kaderine etki etmiştir.
Bütün bu nedenlerden dolayı şehrin savunulması için beşinci yüzyılda yapıldığı tahmin edilen iç kale ve dış kale ile şehir savunulmuştur. İç kale bugün durmakta olan kısımdır. Kanuni Sultan Süleyman döneminde dış kale esaslı bir bakımdan geçirilmiştir. Ancak 1852 ve 1859 depremlerinde burçlarının yıkıldığı kayıtlarda bulunmaktadır.
Evliya Çelebiye göre Erzurum kalesi iç kale ve dış kale olmak üzere iki kısımdan oluşuyordu. Dış kale ile iç kale arasına hisar içi denilmekteydi. Dış kale Tebriz kapısına doğru uzanıyor sonra Yeni kapı'ya doğru yöneliyor, oradan Erzincan kapı'ya doğru iniyor Bakırcı mahallesinden, Bakırcı camii yakınından geçerek Gürcü Kapısı'na, sonra Taş mağazalar bölgesinden Kaleye doğru devam edip son buluyordu.
Tebrizkapı:
Bu hisarın yani dış kalenin dış dünyaya açılan kapılarından biri olan Tebrizkapı'da bugünkü Narmanlı camiine doğru açılıyordu. Bu adı ise Tebriz’den gelen yolcuların giriş kapısı olmasından almıştı. Günümüze ulaşamamıştır.
Erzincankapı:
Erzurum kalesinin batı tarafında bugünkü Özel İdare İşhanın güneyinde bulunuyordu. Murat Paşa Mahallesine açılan bir kapı idi. Erzincan istikametinden gelen yolcuların kervanlarıyla giriş yeriydi.Günümüze ulaşamayan kapılardan biride burası idi.
Gürcü kapı :
Bu kapı bugünkü Ali Ağa Camisinin(Gürcükapı) camisinin tam güneyinde olup Zeynal Camisine çıkan yolun sağında idi. Gürcistan'dan gelen kervanların giriş kapısı da burada idi. Günümüze ulaşamadı.
Yenikapı :
Bu kapının ne zaman açıldığı ise pek bilinmiyor. Muhtemelen bugünkü karayollarına çıkan yolun açılması sırasında yapılmış olması muhtemeldir. Taş Ambar'ların güneyinde açılmış dönemin Yoncalık kışlasına ve Yoncalık mahallesine gitmek için kullanılmıştır.
Kilise Kapı:
Dış surlar 1829 Osmanlı –Rus savaşında ciddi zarar gördü. Uzun menzilli topların ortaya çıkışı kale savunmasının yetersizliğini ortaya çıkardı. Ruslar işgal ettikleri yıllarda Gürcü kapıdaki kaleyi bu günkü nazik çarşıya doğru uzatarak burada yeni burçlar yaptılar. Muhtemeldirki Kilise kapı'da o yıllarda yapıldı ve Gürcü kapısının yerini aldı.
1852 yılına kadar ayakta kalan surların taşları bu tarihten sonra yapımına başlanan ve yeni savaş stratejisine göre belirlenen tabyaların yapımında malzeme olarak kullanıldı. Mecidiye, Aziziye ve diğer tabyalar ile 1854 yılında yapılan Taş Ambarlar dış kalenin taşlarıyla yapıldı. Bu arada halk taşları alarak kendine evler yaptı. Bir kısım Erzurum evlerinin taşları da bunlardı.
1859 depreminde iç kale hariç dış surlar ciddi zarar gördü. Dış surlar 1865 yılında tamamen ortadan kalktı. Yerleri de kullanıma açıldı.
Tabyalar, Kırım Savaşı'nın başladığı yıllarda inşa edilmeye başlamış ve 1894 yılına kadar sürmüş böylece Erzurum tahkim edilmiştir. Fosfor Mustafa Paşa tarafından yapımına başlanan ve adına "Devre-i Muttasılla" adı verilen toprak surların yapımına 1854’lerde başlanmış, halkın imece usulüyle katıldığı birinci gurup tabyalar 1872 yılına doğru bitirilmişti. “Mecidiye” tabyasından başlayan Toprak Tabya'lar, Kavak Mahallesi'nden geçip Cumhuriyet Lisesi'ne oradan “Kavak Kapı'ya” (Ardahan kapıya) uzanıyordu. “Toprak tabyalar” buradan “İstanbul Kapısı'na” ulaşıp bugün yarısı yıkılmış, İstanbul’dan gelen yolcuların giriş yaptığı mevkie varıyor, sonra bu günkü ordu evinden yukarı çıkıp, Bayındırlık İskân Müdürlüğü'nün evlerinden geçip Erzurum Valiliği Binasının bulundu yere ulaşıyordu. Bu gün üzeri toprakla kaplı ve üzerinde bina olan “Harput Kapı'da” burada bulunmaktadır. 2017 Yılında Erzurum Valisi Sayın Seyfettin AZİZOĞLU'nun yoğun gayretiyle Harput Kapı gün yüzüne çıkarılmıştır.
Toprak tabyalar Kara yollarının altıdan devam ederek bu günkü Gâvurboğan mahallesine ulaşıyor devamında “Kars Kapı'ya” dayanıyordu. Yine Tarihi özelliği olan bu kapı uzun yıllar doğudan gelen misafirlerinin giriş kapısı olmuştur. Günümüze kadar güzel şekilde muhafaza edilerek gelmiş olan kapı bütün güzelliğiyle ayakta durmaktadır. Hemen yanında Kars kapı şehitliği bugün mevcuttur. Toprak Tabyalar devamla “Aziziye tabyası'na” ulaşıyordu.
İşte Erzurum’un kapılarının hikâyesi de böylece Tarihin derinliklerinden Geleceğe uzanıyordu. Erzurum’da kapılarıyla dünya durdukça, bu unvanla anılmaya devam edecekti.


Kaynak: Abdurrahman ZEYNAL
21-01-2009/ERZURUM


THE HISTORICAL GATES OF ERZURUM

People of all ages living in Erzurum wonders what the Tabriz Gate, Erzincan Gate, Kavak Gate, Kars Gate, New Gate, Istanbul Gate, Church Gate, and Georgian Gate means. Because these gates are identified with Erzurum. History is based on certain values, judgments, cultures and wars. However, there are some cities whose names are written in history, and they have deserved this place in special circumstances. Just same way as the Babylon become clear by hanging garden, Baghdad by libraries, Venice by water channels and Istanbul by mosques; the Erzurum has gained own reputation through the historical gates. Throughout history, Erzurum which is located on the way to Silk Road has always been a stop for the kings and the invincible armies due to its strategic importance. For this reason, it has always been open to conquests and invasions. The Medes, Urartians, Persians, Byzantines, Muslims, Seljuk Turks and Ottoman Turks have kept this region under their controls. The Mongols, Safavids, Timurid Empire armies and Aq Qoyunlu (White Sheep Turkomans) dominated the city, but the battles did not stop. The Ottoman-Iranian and Ottoman-Russian wars affected the fate of the city. For all these reasons, the city was defended with an inner and an outer castle, which was supposed to be built in the fifth century so as to guard the city. The inner castle is the part that stands today. During the reign of Sultan Suleyman the Magnificent, outer castle was passed through a properly care. However, in the earthquakes of 1852 and 1859, the records of the demolition of the bastions are available. According to Evliya Çelebi, Erzurum Castle consisted of two parts; an inner castle and an outer castle. The area between the outer castle and the inner castle was called as the walled city.
Tebriz Gate:
This gate, one of the gates of the outer castle which was opened to the outside world, towards the place known as the Narmanlı Mosque today. This name was taken because it was the gate of the passengers from Tabriz. It has not reached today.

Erzincan Gate:
This gate was located on the west side of Erzurum Castle to the south of today's Business District of Special Administration. It was a gate opened to Murat Pasha neighborhood. It was the entrance of the passengers who came from Erzincan by caravans. This was one of the gates that could not reach today.

Gurcu Gate:
This gate was located just on the south of today's Ali Aga Mosque (Gürcükapı) and the right of the road to Zeynal Mosque. It was the entrance of the passengers who came from Erzincan by caravans. This was one of the gates that could not reach today.

The New Gate:
It is not known when this gate was opened but still likely that, it was built during the opening of the road to place called as Karayolları. It was opened to south of the Tas Ambarlar (Stone Reservoirs) and was used to go to Yoncalık Barracks in one’s own time.

The Church Gate:
The outer ramparts were dramatically damaged during the Ottoman-Russian war in the year 1829. The emergence of long-range balls proved inadequacy of the fortress defense. During the years when the Russians invaded the city, they built new bastions here by extending the fortress located on Georgian Gate towards Nazik (Gentle) Bazaar. It is probably that the Church Gate was built in that years and took the place of Georgian Gate.
The stones of the fortifications that survived until 1852 were used as materials in the construction of the bastions that were built after this time and determined according to the new war strategy. The stones of outer fortress were used in building of Mecidiye, Aziziye and other bastions. In the meantime, the local people has also built houses with that stones. During the earthquake of 1859, the outer ramparts were damaged considerably except for the inner fortress. Outer ones were completely disappeared in 1865. The bastions, which has been lead to fortified of Erzurum, were built in the years of the Crimean War and continued until 1894. The first part of bastions called as “Devre-i Muttasılla” which was supported by local people’s collective work and started by Fosfor Mustafa Pasha in 1854, was completed towards the year of 1872.

Ref: Abdurrahman ZEYNAL