Erzurum İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü

Tarihi "Erzurum Evleri" ziyaretçilerini asırlık kültür ve lezzet yolculuğuna çıkarıyor.

Bin yıldır Türk-İslam medeniyetinin yaşandığı ve yaşatıldığı Erzurum'da 11 taş ev ile bir hanın birleşimiyle oluşturulan Erzurum Evleri, mimarisi, sergilenen antika eşyaları, sunulan yöresel lezzetleri ile yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekiyor.

Yedi bin yıllık geçmişiyle çok sayıda medeniyete ev sahipliği yapan Erzurum, tarihi, kültürü ve yöresel lezzetleriyle de önemli bir turizm potansiyeline sahip. Girişinden itibaren geçmişin hissedildiği evler, her mevsim kente gelen yerli ve yabancı turistlerin uğrak yeri oluyor.

Evlerin her metrekaresinde yörenin kültürü yaşatılıyor.
Her metrekaresinde Erzurum kültürünün yaşatıldığı evlerde sergilenen günlük yaşam malzemelerinden giysilere, semaverlerden tespihlere kadar yüzlerce antika eşya, ziyaretçilerini tarih yolculuğuna çıkarıyor.
Evleri gezen turistler bir yandan maziye yolcuk yapıyor, bir yandan da sunulan yöresel lezzetlerle kent gastronomisinin zenginliğini hem tanıma hem de tatma imkanı buluyor. Soba kenarında semaverle gelen çayları yudumlayan misafirler, ev mantısı, ekşili yaprak sarması, lor dolması, su böreği, kesme aşı, ayran aşı, dut ve pestil çullaması ile kadayıf dolması gibi kentin geleneksel yemeklerinden tadabiliyor.
Kente gelen turistler, Erzurum Evleri'ni görmeden dönmüyor.

Erzurum Evleri işletme müdürü Selami Abbasoğulları, 11 ev ile bir hanın, ara duvarları açılmak suretiyle birbirine bağlanarak turistik işletme haline getirildiğini söyledi.
Yöresellikten evrenselliğe dönüşen mekânda ziyaretçileri ağırlamaktan mutluluk duyduklarını dile getiren Abbasoğulları, "Erzurum'a gelen yerli ve yabancı turistlerin hepsi, tarihi yerleri ziyaret ettikten sonra Erzurum Evleri'ni de gezme ihtiyaçları duyuyorlar. Kış turizmi münasebetiyle gelen bütün yerli ve yabancı kayak severler de burayı ziyaret ediyorlar. Yöresel yemeklerimizden tadıyorlar, sıcak ve soğuk içecek hizmeti sunuyoruz." dedi.

Erzurum Evleri'nin özelliklerine ilişkin bilgiler veren Abbasoğulları;
"Evler genelde 50-60 metrekare büyüklüğündedir. İçerisinde tandır başı, sekili bölümler bulunmaktadır. Kırlangıç örtüyle tandır başı bir bütünü oluşturur. Bu tandır başıyla bir bütün olan ahşaptan oluşan kırlangıç örtü, ev içerisindeki sıcak ve soğuğu kendi katmanları arasında tutarak yazın serin, kışın sıcak tutmasını sağlıyor. Tandırlar ise 1 metre derinliğinde kuyu şeklindedir. Ekmek ve yemekler orada pişer. Yemekler yendikten sonra yatılacak yerler zaten ev içerisinde fazla oda yok, 1-2 oda vardır, bir de Sekili bölüm vardır. O sekili bölümde de gelen misafir 'başım üstünde yerin vardır' diye orada yatırılır, ev sahibi de aşağıda yatar."
Çetin kış şartlarının yaşandığı kentte eski evlerin ısı yalıtımı için taş duvarlar ve toprakla yapıldığına dikkati çeken Abbasoğulları, duvarlara her bir metrede hatıl ve kiriş görevi için ağaçlar konulduğunu, bununla hem depremde esneme hem de duvara mukavemet sağlanmasının amaçlandığını söyledi.

Evler, özellikleriyle de ilgi çekiyor.
Evlerin, kapısından günlük yaşama kadar her şeyin ince ayrıntısına kadar düşünülerek yapıldığını vurgulayan Abbasoğulları, "Evlerin kapıları birbirine çapraz şeklindedir. Şimdiki daireler gibi açıldığında karşı dairenin evinin içini görmüyorsunuz. Çapraz şekildedir ki karşıdaki evin içi görülmesin. Evler içerisinde şerbetlik dediğimiz günümüzde gümüşlük dediğimiz bölümler vardır. Onlar da kıble yönünde durur. Eve gelen misafirin kıbleyi sormasına gerek kalmaz. Tandır başlarında bulunan kırlangıç örtünün üzerinden içeriye gelen ışık da namaz vakitlerini gösterir." dedi.

Kapılarda kilit vurmak için kullanılan demir parçası anlamına gelen "zırza" bulunduğunu belirten Abbasoğulları, sözlerini şöyle sürdürdü;
"Kapılarda tokmaklar vardır. Hafif olanı kadınlar çalar. Sert olanı erkekler çalar. Gelen erkek sert olan tokmağı vurduysa evdeki hanım kapıyı açmaz ve erkek de durumu anlar. Yazlık tırhış dediğimiz kapılarımız vardır. Küçük aralıkları vardır. Dışarıdan geçen kişi içeriyi görmüyor ama içeriden dışarı görülüyor. Evlerin içerisi yazın hava alsın diye kullanılır. Yabancılar gelip burada evleri gezdiği zaman eski kültürü görmüş oluyor. Anlatmaya da hiç gerek kalmıyor. Yemek pişirilen, yatılan yeri görüyor. Duvarın, tavanların yapılış şeklini gördüğü zaman burayı tanımış oluyor. Sorduklarında biz en ince detayına kadar anlatıyoruz."

Ailesiyle İstanbul'dan kenti gezmeye gelen Akif Albayrak da turistik amaçla geldikleri Erzurum'da tarihi evlerde güzel zaman geçirdiklerini anlatarak, İstanbul'dan sonra tarihi evlerin kendilerini "bir zaman yolculuğunda" gibi hissettirdiğini belirtti.